Reklam
Reklam

SELFİE DEĞİL 'GÖRÇEK' SUNAY AKIN'DAN ÖĞRENDİM

SELFİE DEĞİL ‘GÖRÇEK’ SUNAY AKIN’DAN ÖĞRENDİM

SELFİE DEĞİL 'GÖRÇEK' SUNAY AKIN'DAN ÖĞRENDİM
27 Ekim 2018 - 17:36
Sinop’ta ‘Ülgen Tekne modelleri ‘işletme sahibi Doğan Ülgen kardeşim; ‘Erdoğan Ağabey Sunay Akın’ın ‘görçek’ oyunu 26 Ekim 2018 tarihinde Sinop Kültür Merkezinde oyunu var ne diyorsun?’ söylemine eşimle izlemek istiyoruz istemimiz sonucu izledik. Sunay Akın’ı edebiyat ve tarih alanında yaptığı çalışmalardan tanıyor, sanatçı ve araştırmacı şair olarak biliyoruz. Dünya onu kurduğu ‘İstanbul oyuncak Müzesi’nden tanıyor o oyuncak müzesi,23 Nisan 2005 yılında kurmuş olup,1700’lü yıllardan günümüze oyuncak tarihinin en gözde örneklerden oluşuyor.



 

Oyun boyunca bilginin en büyük güç olduğunu vurgulayan Sunay Akın, müzelerin ise bu toplumun belleği olduğunu vurguladı. İki saatlik oyun boyunca paylaştığı tespitleri sine vizyon eşliğinde belge niteliğinde görsellerle desteklerken, ülkemizin sahip olduğu kültürel ve tarihi zenginliklerine vurgu yaptı. Kendine ait has üslubuyla izleyicilerin günlük hayatta karşılaştığı, ancak gözden kaçırdığı ayrıntılara değindi. Oyunun sonunda izleyicinin memnuniyeti sanatçıyı uzun süre ayakta alkışıyla ödüllendirdi.

 

 

Bakmak ile görmek arasındaki duvarı yıkan gösterisiyle izleyiciyi düşünmeye ve anlamaya sevk etti. Oyun esnasında izleyici kimi zaman gülen (Sunay Akın benim güldüğüme siz gülmüyorsunuz, sizin güldüğünüze ben gülmüyorum)kimi zaman hüzünlendiren, kimi zaman da düşüncelere daldıran oyunda yüksek performansıyla Sinoplu izleyiciler adete soluksuz izledi. Oyuna annesinin ismi konulu öyküsüyle başlayıp, sahneden izleyicilere selfie çekmesiyle sonlandı.

 

 

Kimilerin tek kişilik oyun, kimilerin Standup dedikleri gösteri değil de bir nevi günümüz meddahlığında sundu gösterisini. Değindiği konuların tek bir teması yoktu. Oyunda izleyici ‘Dama’ tarzı tek tip insani herkes aynı ve aynı biçimde düşünme yerinde… ‘Satranç’ tarzı farklı hareket, tarz bir strateji ve etkin olma anlayışına sürüklemiştir. Oyun içindeki ‘Anıtkabir’in ilk projesinden, Aslanlı Yolu’n hikayesine, edebiyatımızdaki ‘Anday’ soy isminin hikayesini (Amca doktor Anday’ın ilke sevdası için vaz geçtiği gönül sevdasının olduğu kentin adını soy ismine katması) Osmanlı halifesi ressam Abdülmecid efendinin ‘Haremde GOETHE’ ve ‘Haremde BEETHOVEN’ hikayeleri… Emrullah Ali Yıldızın hikayesi; kendi kendine havalanan planör, otomatik açılan paraşüt, dikey kalkan helikopteri icat ettiğini ve bu idealist Türk mucidini bu oyunda hatırladık. Bu buluşlar Amerika’ya satılmış. 1940lı yıllar da kurduğu fotoğraf stüdyo da benzerlerine göre farklı bir hizmet veren Emrullah Ali Yıldızın müşterileri kendilerine özel ayrılmış bir kabine girip fotoğraflarını kendileri çekiyordu. Karşılarındaki aynada kendilerini görüp istedikleri pozu vererek sonra ellerindeki aparata basarak fotoğraflarını çekiyorlar, yani ilk ‘Selfie’ide bulun kişi.

 

 

Üstat Sunay Akın’ın kendi deyimiyle gösteride izleyicilerine; yaratıcı düşüncenin, yeniliğin önündeki engellerin kalkması, gerçeğin hayallerin ayak izlerini takip etmesi bilgi denilen balinanın yürek okyanusunda yüzmesi ve dama oyunundaki gibi taş yemek yerine, satrançtaki gibi hamle yapabilmeği anlattı. Usta Sunay Akın kalemin tükenmesin bol kitap yaz. Kitapların okuru bol olsun. Sahnen kapanmasın izleyicin bol olsun. Müzenin ziyaretçisi bol, oyuncakların artarak çoğalsın… Dileyim isteyim sanat emekçilerinin emeklerinden ‘Z’ raporu alınmayan ülke olsun ülkem.

Erdoğan Erkaymaz

Bu haber 2008 defa okunmuştur.
  • Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum