Reklam
Reklam
Erdoğan ERKAYMAZ

Erdoğan ERKAYMAZ

dogusofsetayancik@hotmail.com

BİR İMZA AHMET ÜMİT BİR SERGİ AYŞEGÜL BAYRAKTAR

01 Haziran 2018 - 17:00 - Güncelleme: 01 Haziran 2018 - 18:43

24 Mayıs Perşembe günü Hırvatistan – Karadağ – Bosna hersek gezimiz için İstanbul’a gittiğimizde; bir gün önce Çarşamba günü gideceğimiz yerleri anlatan kaynak kitap için bir alışveriş merkezin yeni açılmış Kitapevinde (TveK) Yazar Ahmet Ümit’in imza günü varmış. Aradığım kaynak kitapları aldım kasada ödeme yaparken yetkiliye; “İmza töreni yarım saat sonra beni kuyruğa sokmazsanız alacağım kitapları imzalatmak istiyorum(Emekli Öğretmen ve Gazete de köşe yazarı olduğumu da anlattım)” dediğim de “Şefimize soralım” dedi. Üst yetkili yardımcı olacağını ve o zamana kadar kendine ait bölümde çay ikram etti.

 

                10-15 dakika sonra bulunduğum yere Yazar Ahmet Ümit geldi. Ahmet Ümit Türkiye’n in en önemli polisiye ve suç yazarlarından biridir. Yedi çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu Ahmet Ümit Moskova Sosyal Bilimler Enstitüsünde eğitim görmüştür. 1982’de “Anayasaya Hayır” kampanyasına katılan, afiş yapıştırırken yakalanan arkadaşları için yazdığı rapor, öykü şeklinde takma adla “K.Yalçın” imzasıyla Prag’da 40 dilde yayımlanmıştır. Yazar genel olarak İstanbul’da geçen romanlarında da Roma ve Osmanlı İmparatorluğuna ait tarihsel ve kültürel değerleri de metinlerin içine ustaca yerleştirmektedir. Eserlerinde büyük çoğunlukla ona karakter “Baş komiser Nevzat”tır. Bu lakabı günlük hayatında ve sosyal medyada da kullanmaktadır. Kitapevi yetkilisi bizi tanıştırdı ve istediğimi iletti. Ayaküstü sohbette nezaket içerikli söylemler ve Sinoplu oluşumun nedeniyle şanslı olduğumu söylemi kitabıma imza için yazdığı: “Erdoğan Erkaymaz’a yaşamın size hep gülümsemek dileğiyle. Sinop, Cennetin yeryüzünde ki yansımasıdır” ifadesinden sonra anladım. İki kere Sinop’a geldiğini ve çok mutlu olduğunu ifade etti. kısa da olsa sohbet, anı için fotoğraf bir de Ahmet Ümit’in yüreğinin deydiği kitaba eli de deyip adımı yazarak ve doğup büyüdüğüm coğrafyayı en güzel şekilde ifade etmesi mutlu etmişti beni… İmzaladığı “Kırlangıç Çığlığı” romanını iki oturumda bitirdim.

 

                Hırvatistan – Karadağ – Bosna Hersek gezisi sonrası İstanbul’a dönüşümde Sanatçı Ressam dostum kardeşim Ayşegül Bayraktar’ın Suadiye Eva Sanat Merkezinde açtığı “Zamansız Hayallerde Yolculuk” sevgisine katıldım. Ayşegül yoktu yetkililer yarım saat sonra geleceğini söylediler. Sergi de ki resimleri gözlemledikten sonra oturma grubuna oturdum yetkili oruç tutmuyorsam ikram sunacağını söylediğinde; “Çay alabilirim” dedim. Çayımın bittiğinde Ressam Ayşegül Bayraktar’da gelmişti. Kapıda yetkili “misafiriniz var” dediğinde hemen içeri girdi. İkimizde çok mutlu olmuştuk. Hayırlı olsun dileklerimle tebrik ettim sergisini. Eşini, kadim dostum Nezih Bayraktar’ı aradı. Nezih burada olduğumu bildiğini sana sürpriz yapmak istediğimi söyleyince birlikte gülüştük.

 

                 Ada ressamı olarak da tanınan Ayşegül Bayraktar’ın “Zamansız Hayallerde Yolculuk” isimli kişisel sergisinde Suluboya ve Akrilik resimlerden oluşuyor.  Eserleri; Maden’e giderken – İstanbul Manzarası – Beyoğlu – Buket – Güller – Leylaklar – Nizam’a Giderken – Büyükada da Bir sokak – Büyük ada iskelesi – Büyükada iskele meydanı – zamansız hayallerde yolculuk – büyük adadan Yörük âliye bakış – Galata Köprüsü – Tekneler – İstanbul Manzarası – Nil’de Feluka – Kardelenler –Manolyalar – Büyükada (3 Değişik eser) – Mostar – Geırenger – Potofino – Hercai Menekşeler – Allıano 1 - 2 -3 eserlerinden oluşuyor.

 

Gerçek dost arkadaşım Sanatçı Ressam Ayşegül Bayraktar kendi söylemiyle; “Eserlerimde çoğunlukla yaşadığım Büyükada ve İstanbul Manzaraları ile etkilendiğim konuları ve tabiatı; gerçeği hayal gücü ile birleştirerek  fantastik bir vurgu ile anlatmaya çalışırım. Yer yer soyutlamalar ve bazen de gerçek kişiler kullanarak, gerçek ve arasında gelgitler yapmak, bazen bir hikaye anlatmak isterim.” diyor… bir düşünür şöyle demiş “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı dünyayı katlanmaz kılardı” eserlerin harikaydı, fırçanda renkler bitmesin, izleyenin ve alıcısı bol olsun…

 

Mayıs ayı benim için keyifli geçti. Bir yazarla tanışıp sohbet, yurt dışı gezisi, bir dost ressamın sergisine katılmak…

Bu yazı 26385 defa okunmuştur.