Reklam
Reklam
Erdoğan ERKAYMAZ

Erdoğan ERKAYMAZ

dogusofsetayancik@hotmail.com

ŞEKERDE AĞZIMIZIN TADI BOZULUYOR

23 Şubat 2018 - 13:45

Basında yer alan şekliyle; Afyonkarahisar, Alpullu, Bar, Çorum, Elbistan, Erzincan, Burdur, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Turhol, Yozgat ve Muş’ta ki şeker fabrikalarının yangından mal kaçırırcasına satılacağı haberlere hükümet kanadından ses çıkarılmaması gösteriyor ki, “Anadolu’nun ve Çiftçimizin göz bebeyi şekerpancarının ve şeker fabrikalarının idam fermanını imzaladığının göstergesidir. Bütün bunları tam da ABD’li Çirgil’in “tavsiye Raporu’nun ardından olması…

 

                16 yıllık iktidar döneminde borçla ve tüketimle büyüme modelini tercih eder iktidar, Altyapı yatırımları ve inşaat rantıyla övünürken, hiçbir fabrika açmamasıyla da markalaştı. Birde yetmezmiş gibi 14 şeker fabrikasının satılacağı haberi; O yörelerin şeker üretimine ölümcül bir darbe vuracak hem de ekonomiyi olumsuz etkileyecek. Asıl önemlisi de, Türkiye, kendi ürettiği ve güçlü olduğu şeker pancarından vazgeçerken, hem ithalatçı durumuna düşecek, hem de sağlık açısından zararlı olan mısır şekerine mahkûm olacak.

 

Avrupa son 15 yılda şeker fabrikaları başta olmak üzere şeker sektörünü yeniden yapılandırarak, pancardan şeker üretiminde rekabetçi bir konuma geldi. Ülkemizde ise bu süre içinde pancar üretimi ve şeker fabrikalarına yönelik hiçbir planlama ve strateji belirlenmedi. Bundan dolayı fabrikalar rekabetçi konumunu ger geçen gün kaybederken, yapılacak özelleştirme ile de ülkenin pancarından şeker üretimine büyük bir darbe vurulacak. Bu ara Şeker Fabrikalarının bulunduğu bölgelerde halk tedirgin olurken hükümetin satış kararını da kaygıyla izliyorlardır.

 

                Hükümetin Şeker fabrikalarını özelleştirme kararı Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun raporu ile de çelişmektedir. Elde edilen bilgilere göre, Bilim Kurulu Raporunda, nişasta bazlı şekerlerin insan sağlığına büyük zararların bulunduğunu belirterek, kotaların düşürülmesi ve NBŞ’nin gıda maderlerinde kullanımının sınırlanmasını istemiştir. Nişasta bazlı şekerlerin insan vücuduna olumsuz etkilerine yönelik kararlar, Bilim Kurulunda ki 12 bilim adamının oy birliği ile alınmıştır. Nişasta bazlı şekerin zararları saymakla bitirilemezken, Bilim kurulu neslin korunması için gerekli önlemlerin alınmasını istemiştir.

 

                Türkiye şeker fabrikaları şimdiki adıyla TÜRKŞEKER, 6 Temmuz 1935 tarihinde Ziraat Bankası, Sümerbank ve İş Bankası ortaklığıyla kurulmuştur. Türkşeker sayesinde şekerimizi ürettik, pancarımızı ürettik, aynı zamanda hayvancılık için küspe’de üretmiş olduk. İşçiler iş olanağı, köylüde üreterek yüzü güldü. Türkşeker halkımızın şeker ihtiyacının yerli kaynaklarla karşılıyordu. 14 şeker fabrikanın özelleştirilmesi, sanayide, tarımda ve hayvancılıkta üretimi zayıflatacak, ithalatı kışkırtacak. Şeker konusunda da dışa bağımlı tutacak. Hani Milli idi, nerede MİLLİLİK…

 

                Bir atasözü vardır; “Borç yiyen kesesinden yer” Diye… Ülkemizde de durum budur. Kese bitince evdeki eşyalar satılır. Cumhuriyetin tüm kamu mallarını satma yarışına giren iktidar eldeki son fabrikaları da satıyor. Satılanlar da yaşananlar gibi bu alanlar rant amacıyla kullanılacak. Dedemizin, babamızın vergileriyle kurulan kamu işletmeleri halkın rızası olmadan satılmamalı. Yerli ve Milli bu Cumhuriyet eserlerini satanların Yerli ve Milli olmadığı bir kez daha ispatlanmış olur.

               

Bu yazı 21829 defa okunmuştur.