Reklam
Reklam
Erdoğan ERKAYMAZ

Erdoğan ERKAYMAZ

dogusofsetayancik@hotmail.com

Deprem Değil Çürük Binalar Öldürür (Deprem Kader Değildir)

05 Şubat 2020 - 09:38

Önce köpekler havlayarak, panik içinde haykırarak duyurur yer kürenin dibinden gelen esrarengiz homurtuyu… Derken bir uğultu yükselir ve toprak derin bir uykudan aniden uyandırılmış gibi öfkeli ışıklar saçarak sarsılır gürültüyle… Yer yüzü çatlar. Geçtiğimiz hafta Elâzığ merkezli 6.8’lik deprem sonrası en kazlardan 45 kişinin sağ, 41 kişinin ise ne yazık ki hayatını kaybetmiş olarak çıkarılması… Deprem sonrası hastanelere başvuran 1607 vatandaşımızdan 1546 sının taburcu edilmiş, 8’i yoğun bakım altında olan 62 vatandaşımızın tedavisi devam etmesiyle bir DEPREM acı gerçeğiyle daha yüzleştik.

 

 

            Peki, deprem kadar mıdır? Ülkemizin, tarihten bu yana “faturası ağır” büyük depremler yaşamasına karşın, tarihten gerekli dersi çıkarmamışlardır. Bilim insanları ve uzmanlar, yüzde 90’ı deprem kuşağında bulunan ülkemizin depremlere karşı önlemleri alması ve yapılarını zemin etütleri yapıldıktan sonra inşa edilmesini dikkat çekmektedirler. Önlem alınması durumunda depremin kadar ve yıkım olmayacağının altını çizen uzmanlar, “Deprem, ancak alınmadığı sürece zarar verir” diyor.

 

 

            Deprem ülkesi olan Türkiye’de nüfusun yüzde 60’a yakının aktif fay kuşakları üzerinde yaşadığı bilinmekte. Deprem yönetmeliklerine uygun olmayan, hasar durumu tam olarak bilinmeyen çok sayıda binada çok sayıda insanımız yaşamını sürdürmektedir. Yerel ve Genel yönetim insanımız can güvenliği için acil adım atmalıdır. Yıllardır uyarılar yapılmasına rağmen ve geçtiğimiz hatta Elâzığ ve Malatya üzücü depremini daha yeni yaşadık. Görünen gerçek; Deprem değil çürük binalar öldürür” … Hep İstanbul’da olası depremden söz ediliyor lütfen yerel ve genel yönetenler karar vericiler insanımızın canını ve malını güvenli hale getiri.

 

 

            Unutmayalım 17 Ağustos depremi bir afetten öte; Kaçak yapılaşmaların, kentleşmelerin, yaşanılan coğrafya dolayısıyla bir gerçeklik olan depremin görmezden gelinmenin, alınmayan tedbirlerin, önüne geçilmeyen rantların da doğal bir sonucu değil miydi? Dolgu alanı üzerine yapılan yapıların denize gömülmesini yaşamadık mı?  Sağlamlaştırılmayan ve kontrolü yapılmayan zeminler üzerine inşa edilen yapıların ve oluşturduğu mahallelerin haritadan silindiğini görmedik mi? Doğal nedenlerden çok insan eliyle felaketin geldiğinin izleri değil miydi? Yaşanan onca felakete rağmen olası İstanbul depremi başta olmak üzere yaşanabilecek depremlere karşı hala tedbirler alınmamakta.

 

 

            Her depremden sonra da memleketin idaresinde söz sahibi olanlar artık “inşallah bir daha böyle bir felaket yaşamayız” temennisinde bulunmasınlar. Bilinen çözümleri hayata geçirsinler. Herkesin bildiği Japonya gerçeği ortada. Japonya’ da meydana gelen aynı şiddette bir depremde nerede ise hiçbir can kaybı olmayışı ortada… Ülkemizin depreme hazırlıklı olması için tek çaresi hemen güvenli, sağlıklı yapılar KENTSEL DÖNÜŞÜM dür. Son yasal düzenlemelerle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “Kentsel Dönüşüm Eylem Planı” kapsamında 100 bini İstanbul’da olmak üzere her yıl 300 bin konutun kentsel dönüşümün yapılacağı, belirlenen bu eylem hali hazırda acil dönüştürülmesi gereken 1 milyon 500 bin konutun 5 yıl içerisinde dönüştürülmesi projenin hayata geçirilmesi.

 

 

            Merkez üssü Elâzığ Sivrice olan deprem herkesi bir kez daha hazırlıksız ve plansızlık gerçeği ile karşı karşıya getirmiştir. Depremde ölüm kadar değildir. Bilimsel hazırlıklarla can kaybının önüne geçebilirdik. Diyeceğim olası kayıpların en az düzeyde olmasıdır. Başta bölge halkı olmak üzere ülkemize geçmiş olsun. Tekrarlıyorum. İnsanları deprem değil binalar öldürür. Yönetenlerin görevi vatandaşımızı depremden öldürmeyen depreme dayanıklı binalar içerisinde yaşatmak olmalı.

 

                                                                                               Erdoğan ERKAYMAZ

Bu yazı 20659 defa okunmuştur.