Reklam
Reklam
Erdoğan ERKAYMAZ

Erdoğan ERKAYMAZ

dogusofsetayancik@hotmail.com

Deniz Gezmişin Parkası

22 Aralık 2017 - 11:30

Parka; kalın ve kaba yapılı bir cekettir. Beynu ve başı kapatarak bel altına, dizlerin biraz üstüne dar uzanır. Karlı mevsimlerde ve dondurucu rüzgârlarda özellikle kullanılır. İlkin rengeyiği ve fok balığı kürkünden yapılmıştır. Kuzey kutup altı Eskimolarca…

 Türkiye’de ise bir dönem solcu gençliğin simgesi olmuş, polis bir noktadan sonra her yeşil parkalıyı çevirmeye başlayınca siyah renkleri tercih edilir olmuştur.

 

Nerden mi çıktı “Parka”; Şeytan lakaplı futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için yaptığı “Parkasız Deniz Gezmiş” dedi. Parka birden gündemimizde ki yerini aldı. Bahçeli “sahada ki şeytanlığı siyasete taşımasın” derken AKP’li Milletvekili Selçuk Özday; “Recep Tayyip Erdoğan’a iftiradır” diye tepki gösterdi. CHP Milletvekili Derim KÖK; “Deniz Gezmiş bizim namusumuzdur, Onurumuzdur. Onun için bizim kutsalımıza dil uzatmaya bıraksınlar” diyerek Parka kavgası sonucu Rıdvan Dilmen ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamadı!

 

Deniz Gezmiş’in parkası üzerine bugüne dek birçok hikaye anlatıldı. Bazıları onu bir Amerikan askerinden zorla aldığı söyler, bazıları ise Amerikan pazarından satın aldığını. Ancak parkanın gerçek hikayesi kendisi de68’li olan Yılmaz Aysan; “ODTÜ” de düzenlenen bir maskeli baloda davetlilerin paltolarını bıraktıkları portmantoya gözünü dikmiş askıda yakası kürklü güzel çok uzun bay parkayı aldı. Önce ceplerini yokladı. Boş olduklarına emin olunca sırtına giydi ve çıkıp gitti. Giderken de “Siz, halledersiniz, çocuk mağdur olmasın” dedi ve kayboldu diyor. Deniz Gezmişle adeta özdeşleşen meşhur parkası şimdi “Utanç Müzesi’nde” asılı.

 

Bugün Kudüs naraları atanlar bilmelidirler ki; Deniz Gezmiş 1969 da Filistin halkının yanında olmak için bölgeye gitmiş. Filistin yolculuğunda Suriye’de göz altına almış 2 haftalık esaretin ardından. Amman’da ki Filistin kampında sıkı bir eğitimden geçtikten sonra ki savaşta yer almak için hazırdı. Haber verildiğinde Filistin’e gidecekti. Ancak Deniz Gezmiş, bir sonraki savaşa katılmak için Filistin’e gidemedi. Zira 1973’te savaş başladığında Deniz Gezmiş çoktan idam edilmişti.

 

Yine o Deniz Gezmiş Türk solu dergisinin 13.sayısında şöyle yazmış; “ Az gelişmiş dünya halkları emperyalizme karşı bir savaş verirken gençlik bunun dışında kalamaz. Biz daima ezilenlerden yana çıkmak zorundayız. Eğer bizim kavgamız antiemperyalist kavganın paralelinde yürümezse, ayaklarımız havada kalır. Devrimci Gençlik, Amerikan emperyalizmine ve oportüzmine karşı duran gençliktir. Onların görevi, sayısının azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan, Amerikan emperyalizmine karşı sonuna kadar dövüşmektir. O, en iyi biçimde karar verendir. Yaşasın Bağımsızlık Savaşı veren Dünya Halkları! Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye.”

 

Yazımı Birgün gazetesi köşe yazarı Fatih Yaşlı’nın sözüyle bitirmek istiyorum. “45 yıl sonra da ki “Deniz’in parkasının bu topraklarda neyi sembolize ettiğinin görülmesi olmuştur. Deniz ve arkadaşları hala aramızdadır, hala bizimledir. Bize düşen ise bıraktıkları mirasa kıskançlıkla sahip çıkmaktır, hayır nostalji ve romantizm adına değil, uğruna ölüme gittikleri değerleri savunma adına. Eğer şu karanlık günlerde ve şu umutsuzluk zamanlarında bir ışık, bir umut aranıyorsa, buradadır, sembolize ettiği her şeyle birlikte Denizin parkasındadır.

Bu yazı 21792 defa okunmuştur.