Reklam
Reklam

Depremde Sadece Binalar Değil, Eğitim Sistemi de Enkaz Altında Kalmıştır.

6 ŞUBAT DEPREM FELAKETİNİN BİRİNCİ YIL DÖNÜMÜNDE DEPREM BÖLGESİNDEKİ SORUNLAR HALA ÇÖZÜM BEKLEMEKTEDİR!

Depremde Sadece Binalar Değil, Eğitim Sistemi de Enkaz Altında Kalmıştır.
08 Şubat 2024 - 13:16 - Güncelleme: 08 Şubat 2024 - 13:20
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve ülke tarihinin en büyük ve en yıkıcı depremlerinin üzerinden bir yıl geçmiştir. K.Maraş merkezli gerçekleşen iki büyük deprem yaklaşık 14 milyon kişinin yaşadığı 11 ili doğrudan etkilemiş, büyük bir yıkıma ve 50 bini aşkın can kaybına neden olmuştur.

Deprem gibi büyük afetler, öncesinde gerekli önlemler alınmadığı takdirde, 6 Şubat’ta ülkemizde olduğu gibi, büyük felaketlere dönüşerek fiziksel, ekonomik ve sosyal yıkımlara neden olmaktadır. Deprem anında ve sonrasında yaşananlar doğal afetin nasıl büyük bir sosyal felakete dönüştüğünü ya da dönüştürüldüğünü bütün çıplaklığıyla göstermiştir.

Deprem felaketiyle birlikte sadece binalar değil, ülkenin yönetim rejimi, ekonomisi, doğaya ve bilime meydan okuyan, tamamen ranta dayalı kentleşme politikaları da yerle bir olmuştur. Böylesine büyük bir yıkımın yaşanmasının asıl nedeninin halkın can ve mal güvenliğini değil, sermayenin ihtiyaçlarını önceleyen rantçı politikaları benimseyen merkezi ve yerel yönetim anlayışı olduğu açıktır.

Deprem sürecinde “dayanışma yaşatır” şiarı ile mevcut yönetimin yapamadıkları halk tarafından dayanışmanın en güzel örnekleri sergilenerek hayata geçirilmiştir. Tüm yurt sathına yayılan milyonları kapsayan dayanışma ağı devletin ilgili kurumları AFAD, KIZILAY ın görev ve sorumluluklarını üstlenmiştir. Deprem anı ve sonrasında bu geniş halk dayanışması deprem bölgesinin tamamında yaraların sarılması ile ilgili müthiş çabalar sarf etmiş, halk yine halkın elinden tutmuştur.   
Depremlerin üzerinden bir yıl gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar hala sürmektedir.

DEPREMDE SADECE BİNALAR DEĞİL, EĞİTİM SİSTEMİ DE ENKAZ ALTINDA KALMIŞTIR
Deprem bölgesinde bulunan öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük bir kısmının depremden zarar görmüş, can veya mal kayıpları meydana gelmiştir. Yaşanan depremler sonucunda sadece çürük binalar değil, eğitim sistemimiz de büyük ölçüde enkaz altında kalmıştır.
Deprem bölgesinde toplam 12 bin 550 okulda; 4 milyona yakın öğrenci eğitim görürken, depremler gerçekleştiğinde devlet okullarında görev yapan öğretmen sayısı 210 bindir. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı 56 bin 259 eğitim kurumunun yüzde 21'i, ülkedeki tüm öğrencilerin yüzde 21,4'ü, öğretmenlerin yüzde 19,1'i depremin yaşandığı 11 ilde bulunmaktadır. Deprem sırasında bölgesindeki 16 üniversitede yaklaşık 380 bin öğrenci ile 45 bin akademik ve idari personel eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmekteydi.

Deprem sonrasında hazırlanan resmi raporlara göre depremden etkilenen bölgede MEB'e bağlı 20 bin 340 eğitim binasından 8 bin 162'si incelenmiştir. İnceleme yapılan binalardan 428 derslikli 72 okulun tamamen yıkıldığı, 3 bin 739 derslikli 504 okulun ağır hasarlı ve acil yıktırılması gereken, 3 bin 693 derslikli 331 okulun orta hasarlı, 30 bin 961 derslikli 2 bin 533 okulun az hasarlı olduğu tespiti yapılmıştır.

Depremlerin büyük yıkıma neden olduğu kentlerden Hatay'da 377, Kahramanmaraş’ta 278, Adıyaman'da 137, Gaziantep'te 98, Osmaniye'de 31, Şanlıurfa'da 16, Adana'da 16, Malatya’da 7 eğitim emekçisi olmak üzere 960 öğretmen yaşamını yitirmiştir. Çok sayıda öğretmenin enkazdan yaralı kurtarıldığı kentlerde, onlarca öğretmenin evi yıkıldı veya kullanılamaz hale gelmiştir.

Afet dönemleri çocukların nitelikli eğitime ulaşma imkânlarını kısıtlayan ortamlardır. Çocukların eğitim hakkından mahrum kalması çocuklara dönük ihmal, istismar gibi vakaların artmasına sebep olmuştur. Okulların, yurtların barınma alanına dönüşmesi, çocukların ve gençlerin (deprem bölgesinde olmayanlarda dâhil) eğitim hakkına ulaşımını büyük ölçüde engellemiştir. Bu engel kız çocuklarının hane içindeki emek sömürüsünü arttırmış, kadınların yeniden toplumsal üretime kaynak sağlayan emeklerini görünmez kılmıştır. Okulların, hastanelerin birçok kamu kurumlarının fiziki altyapısının yetersiz oluşu eğitime katılımı olumsuz yönde etkilemiştir.

Yıkılan okulların yerine depreme dayanıklı okullar inşa edilmeden, hasarlı binalar onarılıp eğitim öğretime uygun fiziki koşulları sağlanmadan ve en önemlisi başta eğitim emekçileri olmak üzere barınma, hijyen sorunları çözülmeden bir normalleşme sürecine girip okulların eğitim öğretime başlaması çocukların psikososyal gelişim ve deprem sonrası travmalarla baş etme konusunda içinde bulunulan durumu adeta çıkmaza sokmuştur.

Eğitim öğretim devam ederken birçok okulun tadilatı yapılması eğitim öğretimi olumsuz etkilemiştir. Öğrencilerin ücretsiz ulaşım, bir öğün yemek ve temiz içme suyu gibi talepleri karşılanmamıştır. Deprem bölgesinde görev yapan kamu emekçilerine dair ekonomik, özlük haklarında herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Engelli ve özel eğitime gereksinim duyan öğrenciler eğitime ulaşma noktasında büyük zorluklar yaşamışlardır ve yaşamaya da devam etmektedirler. 

6 Şubat depremlerinin birinci yılında eğitim alanında öne çıkan sorunlar şu başlıklar altında sıralanabilir; 

             Depremzede eğitim emekçilerinin barınma sorunu devam etmektedir. Özellikle şehre yeni atanan ve göreve başlayan eğitim emekçileri barınma sorunu yaşamaktadır.
             Okullarda öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin temiz suya ulaşma sorunu sürmektedir. 
             Özellikle şehir dışındaki konteyner kentlerde kalan öğrencilerin ulaşım sorunu çözülmemiştir. 
             Konteynır kentlerde kalan öğrencilerin ders çalışma olanakları son derece sınırlıdır ve ders çalışma ortamı bulunmamaktadır.

             Aynı binada iki okulun eğitim öğretim yapmasının (sabahçı, öğlenci) yarattığı sorunlar kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle öğrenciler sabah karanlığında derse başlamakta veya akşam karanlığında öğrenciler kaldıkları yere gitmek zorunda kalmakta ve güvenlik sıkıntıları yaşanmaktadır.
             Aynı binada ikili eğitim öğretim yapan okullarda ders süresinin 30 dakikaya düşürülmesi nedeniyle öğrencilerin diğer bölgelerdeki yaşıtlarına göre eksik ders görmesine neden olması,
             Konteynır kentlerde açılan prefabrik okullarda ısınma, ulaşım ve temizlik sorunları sürmektedir.

Depremin ağır yıkıma neden olduğu kentlerde, deprem felaketinin etkilerinin uzunca bir zaman dilimine yayılabileceği öngörülerek kent merkezinde ve kırsal alanda yaşayan yurttaşların temiz su, güvenli gıda, barınma, ısınma, giyim, elektrik ve iletişim gibi temel gereksinmelerinin karşılanması konusunda yaşanan sorunlar sürmektedir.
Deprem bölgesinde eğitim öğretimin sağlıklı ve güvenli ortamlarda sürdürülmesi için adımlar atılırken, öğrencilere ders çalışma ve etüt ortamlarının oluşturulması, bu ortamların profesyonel kişilerce koordine edilmesi ve depremden etkilenen öğrencilerin yakından takip edilmesi gerekmektedir.


SONUÇ
Deprem gibi büyük bir afet sonrasında ortaya çıkan sonucun ‘asrın felaketi’ olarak tanımlanması, deprem nedeniyle ortaya çıkan yıkımın etkilerinin tür ve boyutları kadar, doğal afete maruz kalanların hangi ülkede yaşandığıyla da doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de doğal bir afetin ranta ve yağmaya dayalı çarpık kentleşme politikaları nedeniyle nasıl büyük bir felakete dönüştüğü 6 Şubat depremleri ile bir kez daha görülmüştür. İktidar, bugüne kadar bırakalım olası deprem riskine karşı somut adımlar atmayı, doğal afetin büyük bir felakete dönüşmesine neden olacak politika ve uygulamaları hayata geçirmekten geri durmamıştır.

Türkiye gibi sürekli doğal afetler yaşanan bir ülkede devletin bütün kurumları planlamaları ve uygulamalarını rantı değil, insan yaşamını önceleyen bir anlayışla ele almak zorundadır. Bugüne kadar bu temel gerçekliği dikkate almayan kuralsız ve denetimsiz yapılaşmaya göz yuman, rant için sağlıksız imar planlarına izin veren, meslek odalarını yapı denetim sürecinin dışında bırakarak böylesine büyük bir yıkıma ortak olan herkesin birinci dereceden ölümle sorumlu oldukları asla unutulmamalı ve unutturulmamalıdır. 

Deprem sonrasında gözaltına alınıp tutuklanan müteahhitler, deprem felaketinde sorumluluğu olanlardan oluşan suç zincirinin son halkasıdır. Böylesine büyük bir yıkımın asıl sorumlularının, suç zincirinin bütün halkalarını ilmek ilmek ören siyasi iktidar ve tek adam rejimi olduğu açıktır. İmar affı için Meclis’te el kaldıran vekillerin, yıkılan yapılara inşaat izni veren yerel yönetimlerin, devlet kurumlarının ve yapı denetim firmalarının içinde yer aldığı suç zinciri ve bu zincirin işleyişini kolaylaştıran tek adam rejimi sorgulanmadığı sürece sorumlulardan gerçek anlamda hesap sorulmuş olmayacaktır.
Bu haber 2142 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum