Perde ya
Selamsız Bandosu filmini hatırlarsınız, varlığıda yokluğuda hissedilmeyen unutulmuş bir kasabadır Selamsız.
Tıpkı bugünlerin Ayancık'ı gibi.
Şimdi ki haline bakmayın Karadeniz bölgesinde elektrik ile tanışan ilk kasabadır Ayancık
Ama sadece elektrik aydınlatmamış bu kenti 1929 yılında açılan Zingal Kereste Fabrikası ile ilçemize gelen çoğunluğunu Belçikalıların oluşturduğu farklı ülkelerden muhendis, isci ve bunların ailelerinin de kentin kültürel ve sosyal anlamda aydınlanmasında etkisi oldukça büyük olmuştur.
Bu yıllarda kasaba kadın voleybolundan, tenis kortlarına, tiyatrodan, sinemaya birçok sportif ve sanatsal faaliyetlerle ülkede ki çoğu şehirden çok önce tanışmıştır.
Ve bu kültür yabancıların ilcemizden gitmesine rağmen uzun yıllar kuşaktan kuşağa devam etmiştir. Ayancık her zaman Karadeniz'in aydın, çağdaş ve ilerici bir kenti olmuştur. Son yıllara kadar da tiyatroların turneye çıktığında mutlaka uğrak yeri olup full izleyiciye oyunlar oynayıp mutlu ayrıldıkları, dönem dönem yazarların paneller düzenledikleri, tur otobüslerinin de mutlaka uğranılması gereken yerler arasına aldıkları bir kentti Ayancık
Şimdilerde ise Selamsız bir kasaba oldu Ayancık
Ne bir tiyatro uğrar oldu, ne de bir tur otobüsü.
Teleferik, demiryolu dekovil hattı olan bir kasabadan neredeyse yolu izi olmayan bir kasabaya dönüştük.
Yolları yapacak olan siyasi iktidarlardır. O onların işi.
Ama kasabayı kültürel ve sanatsal anlamda kalkındırmak siyasiler kadar bizlerin de ellerinde.
Nasıl ki Selamsız Bandosu filminde kasabasının görülmesini isteyen bizde varız bizi unutmayın diyen ve türlü engellemelere rağmen Selamsız kasabasının varlığını hissettirmek için mücadele veren Latif karakteri var ise bu ilçenin de belki de hala bir çoğumuzun farkında olmadığı, görmezden geldiği yada birilerinin "perde ya" diye küçümsediği İzzet Arslan'ı var.
Kimdir bu İzzet Arslan
Çektiği "Zingal Son Kuşak" belgeseli ile hem Ayancıklıların hafızasını tazeledi, hem de katıldığı ve ödüller aldığı film festivallerinde memleketinin ismini farklı şehirlerde ve sanat camiasında duyurdu.
Bununla da yetinmedi başka şehirlerde film festivali oluyorsa, tarihinde sanat tohumları ekili bu küçük kasabada da film festivali olmalı dedi ve büyük uğraşlar sonucunda geçen yıl ilçemizde Ayancık Film Festivalini hayata geçirdi ve bu yıl festivalin ikincisi düzenlendi. Ve bu sayede ekran karşısında gördüğümüz oyuncu ve yönetmenleri bir anda Ayancık kaldırımların da dolaşırken bulduk. Kimi iskeleden gün batımını çekti paylaştı kimi renkli ahsap evleri, kimi yemyeşil Çangal ormanlarını. Yıllardır bizlerin yapamadığı Ayancık tanıtımını belkide bir hafta içinde ilçemize gelen sanatçılar yaptı.
Bu yüzden İzzet"in yaptığı iş "perde ya" diyip te geçiştirilemeyecek kadar değerli. Ama anlayana !!
Festival etkinliği kapsamında yapılan açık hava sinemasına gösterilen ilgiden anladık ki bu kasaba bu tür etkinliklere susamış.
Ayancık Film Festivalinin gelenekselleşmesi ve bunun gibi kültürel ve sanatsal faaliyetlerin sayısının artması için İzzet Arslan'a ve onun gibi düşünenlere omuz vermek, destek olmak tüm kurumlar kadar Ayancık halkının da vazifesidir.
Bizlere düşen bundan sonra düzenlenecek olan 3. Ayancık Film Festivalinde İzzet Arslan'ın maddi ve manevi yanında olmaktır.
Ayancık gençliğine doğru anlamda rol model olan, yollarını aydınlatan, "başka bir Ayancık mümkün" umudunu aşılayan, İzzet Arslan a başta kızım adına olmak üzere teşekkürü borç bilirim.
Perde ya diyip geçemedim.
İyi ki varsın İzzet
Diren SARISOY
FACEBOOK YORUMLAR