Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Harp Akademileri Komutanlığında yaptığı konuşmasında “Balyoz ve Ergenekon” gibi askerin yargılandığı davalarla ilgili olarak “Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı” dedi.
Peki, “BALYOZ” davası kısaca neydi? BALYOZ; 2003 Mart ayında Birinci Ordu Komutanlığında dönemin TC Hükümetini devirmek için hazırlandığı iddia edilen “Askeri Darbe” planı 20 Ocak 2010 tarihinde “Taraf” Gazetesinin ilgili haberi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış, 21 Eylül 2012de Çetin Doğan, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına’nın da aralarında bulunduğu 365 sanıktan 325i “TC İcra Vekillerini Heyetini, Cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm etmiş ancak “Eksik teşebbüs” nedeniyle çeşitli cezai indirimlere gitmiştir. 19 Haziran 2014de İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi oy birliği ile 234 komutanın tahliyesine karar verdi.
Ergenekon Davası ise; gizli tanıklık uygulamasının ilk kez kullanıldığı 66sı tutuklu 275 sanıklı, 23 iddianameli davadır. 66 sanık için ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenmişti. Veli Küçük, Doğu Perinçek, Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu, İhsan Selçuk, Sedat Peker, Sami Hoştan ile bazı emekli askerler İ.P Yöneticilerinin de aralarında bulunduğu iddianame 2 bin 455 sayfa idi… Bir yıl sonra ikinci iddianame de; Şener Eruygur, Hurşit Talan, Levent Ersöz, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Sinan Aygün, Gürbüz Çapan, Adil Serdar Saçan, Arif Doğan, Osman Paksüt ve Ferda Paksüt sanık olarak yer aldılar. 3.Ergenekon İddianamesin de; Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu Kemal Gürüz, İbrahim Şahin, Yalçın Küçük sanıklar arasında yer aldı. Ocak 2012 Orgeneral İlker Başbuğ tutuklandı. Gizli tanıklık uygulaması ilk kez bu davada başladı. 31 gizli 160 tanığın beyanı alındı.
Geçmişe dönük baktığımızda; Kıbrıs Meselesi çözülmedi… Ermeni Meselesi(Dönemin Cumhurbaşkanı Milli maça bile gitmişti.) … Libya Meselesi… Mısır Meselesi… Irak… Suriye… Hep kandırıldı mı? Bunları yapan Pensilvanya da kim mi? Oysa tabanları büyük oranda örtüşüyor, iç içe geçmişlik yok muydu? Basında yer almıştı “ne istedilerse verildi,” sözü… Yine “özledik, ülkene dön” denmişti. Ama ne olduysa artık her şey Pensilvanyaya bağlandı.
Oysa o günlerde neler denmişti devleti yönetenleri; “Türkiye bağırsaklarını temizliyor, iyi ki bu generallerle savaşa gidilmiyor” diye incitici, küçük düşürücü laflar daha tazeliğini koruyor. Komplo kumpas söylemleriyle geçiştirilemez buna mani olmak devleti yönetenlerin görevi değil midir? Yine o günlerde yazılı basında “Bana kuvvetli savcı lazım, ben bu davanın savcısıyım” sözleri boy boy yer almıştı.
İktidar partisinin milletvekillerinden biri Darbe kitapları yazmıştı. Bir hukukçu gazeteci bavulla belgeler taşımıştı. Yönetenler bu konuda da aldatıldılar galiba. Şimdi aklıma takıldı, üzeri çıplak adamlar meselesi ve camide imamın o kadar ısrarına rağmen (içki içilmedi) inanmadıkları konuları da netleştirseler. Balyoz ve Ergenekon davaları yüzünden ölenlere taziyelerimi bildirirken bize gerek olan “Hukuk Devleti” diyorum.
Sevgi ile kalın…