Cumhuriyetimizin 1925 yılındaki şeyh sait isyanın dan sonra, ikinci olarak en önemli irtica olayı olarak görünen “Kubilay olayı” toplumsal belleklerimizden hiç silinmemiştir. Kubilay “Devrim şehidi” olarak da simgelenmiştir. Kubilay kimdir diye sorulursa “Mustafa Fehmi KUBİLAY 1906 doğumlu olup Giritli bir aile olan Hikmet bey ve Zeynep hanımın oğludur. Cumhuriyet öğretmeni
Kubilay 1930’da Menemen’de askerlik yapıyordu.”
Kubilay Türkiye Cumhuriyetini, laikliği, cumhuriyeti, bağımsızlığı, hürriyeti, özgürlüğü temsil etmektedir. Laikliği temsil eder çünkü öğretmen ve yedek subay Kubilay cumhuriyet karşıtlarının ayaklanması sonucu olaya müdahale etmek istediği sırada yönelik karşıtları tarafından öldürülmüştür.
Mustafa Kemal ATATÜRK 28 Aralık 1930’da bu olay üzerine verdiği baş sağlığı mesajında “Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefküreci mualim heyetinin kıymetli uzuğu Kublay bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.” Demiştir.
Ulusumuz, cumhuriyetimizin ilanı ile dünyadaki saygın yerini almış, din, inanç, etlik köken ayrımı yapmadan, ülke yaşayanlarıyla birlik beraberlik içinde çağdaş ülkeler seviyesine yönelmiştir. Din ve devlet işlerini ayrılarak, kutsal din duygularının siyasal amaçlarla kötüye kullanılmasının önlenmesinin cumhuriyet yönetiminin temel yaklaşımlarından biridir.
TBMM web sitesinde “Kubilay destanı” Mustafa Fehmi KUBİLAY başlıklı yazının bir paragrafı şöyle diyor. “21. Yüzyıla girdiğimiz günümüzde, çağdaş uygarlık yolundaki yarışın sınır tanımadığı, ülkelerin; bilgi, ilim ve teknoloji alanındaki mücadele sınırlarının dünyamızı aştığı, ulusların uzay sonsuzluğunda araştırma ve yerleşim birimleri kurmak için iş birliği yaptıkları bir dönemde, bilgilerin ışık hızında hareket ettiği, aklın ön plana çıktığı bir yüzyılda, hala akla, ilme, çağdaş yaşam koşullarına sırtlarını dönenler ile günümüzde, zaman zaman uygun ortamda buldukça hortlamaya çalışan gerici ve yobaz hareketlere karşı müsamaha edildiği yada görmezden gelindiği takdirde neler olabileceği konusunda tarihte yaşanmış olayları, asla unutmamak zorundayız. Kubilayın şehit edilmesinden 69 yıl sonra da, bu gün, ceset dağlarıyla da karşı karşıya kalmamız ibret vericidir.” Paylaşmak istedim.
O dönemlerde dindar geçinen kara cahiller, meczuplar, bölgede 3.5 yıl Yunan işgali yaşarken Yunanlılara karşı hiç olmadıkları gibi, itaat etmişler, saygıda da kusur etmemişler. Oysa bu olayda kendi askerini ve gece bekçilerini katlettiler. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen bu olay unutulmamıştır. Bu günde din olgusu hala kullanılmakta yani hiç bir şey değişmedi. Ülke insanı dinini siyasetçilerin pençesinden almadığı sürece daha çok suçlananlar olur…
Orta çağ karanlığının savunucuları şu bilmelidir ki, cumhuriyet devrimlerinin savunucuları öldürmekle, tutuklamakla yok edilemezler. Onlar ancak kendi karanlıklarında boğulurlar. Kubilay olayı cumhuriyet tarihimizde bir karanlığın simgesidir. Korkaklığın, hainliğin tarihidir. Şu gayet net ortada ve bilsinler bir Kubilay gider 1000 Kubilay gelir.
Sevgi ile Kalın.