Geçen hafta Küba gezimizden dönüyorum 10 gündür ülkeden uzak kaldık. İstanbul’da kardeşimin evindeyiz. Hoş beş sonrası şu haberlere bakalım neler var neler yok. Devlet büyüklerimiz neler yapıyor, muhalefet neler yapıyor, derken… Ülke gündemi yine “kadına şiddet” dediler. Ne hale geldik, ülkemizde gün geçmiyor ki sayısız insan hunharca katlediyor. Son olay, öldürüldükten sonra cesedi yakılan üniversite öğrencisi Özgecan Aslıhan olayı…
Genç bir kızımızı sadece kadın olduğu için hunharca bir cinayete kurban vermişiz. At, avrat, silah diye kodlanan geleneklerini sürdürdüğünü iddia eden erkek toplumumuz, hırsızlığı, arsızlığı, rüşvet almayı, rüşvet vermeyi şerefsizlik saymaz. Ama kadınımızın kılık kıyafeti, yürüyüş oturuşu namus söylemleri üretir. Bu konuda din adına fetva verenler, akillerimiz; “Aileler kızlarına sahip çıkmalılar” derler dururlar. Namuslarına çok düşkün erkeklerimiz kadınların hayat tarzları üzerinden şiddeti de meşrulaştırırlar.
Dünya kadınlarının 3’te 1i yaşamlarında en az bir kez eşleri veya sevgilileri tarafından şiddete maruz kalıyor. Ülkemizde ise kadına şiddet, özellikle varoşlarda bu oran %97 olarak bilinmektedir. Yapılan bir araştırmada %50ye yakın aile içi şiddet yaşamakta olduğu bilinmektedir.
İnsanlarımızın ruh sağlığı bozulmuş Veriler Avrupa nüfusunun da %40’ının ruh sağlığının bozuk olduğunu ve bizim ülkemizde de aynı oranda olduğu yazılıp çizilmekte… Dünya sağlık örgütü; “Önlem alınmadığı takdirde 2020 yılında dünyanın en büyük sağlık sorunu depresyon olacağını” söylüyor.
Bu konudaki ceza hukuklarında somut önlemler; zoraki evlilik, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, kadın sünneti, zoraki kürtaj, zoraki kısırlaştırma, cinsel taciz ile namus adına işlenen cinayetler. Ülkemizin de bu imzaladığı bu konular üzerine sözleşme “Devletin her koşulda kadına karşı şiddeti” önleyici unsur olacaktır.
Kadının ilerlemesi ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması bir insan hakları sorunudur. Sosyal adaletin bir şartıdır ve sadece kadın konusu olarak bakılmamalıdır. Bunlar sürdürülebilir, adil ve kalkınmış bir toplum inşa etmenin tek yoludur. Çağdaş, demokratik, ileri bir toplum için, kadınların güçlendirilmeleri, etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim başta olmak üzere her alanda eşit fırsat ve olanaklardan yararlanması nem taşımaktadır.
Özgecan vahşetinde toplum büyük infial göstermiştir. Yönetenlerde ceza yarışına girmiştir. Özgecan’ın babası ise vakur bir şekilde şiddete şiddetle gidenlere ders verir şekilde; “İdam çözüm değil asıl erkeklerin kadınlara bakışındaki çarpıklığı düzeltmek gerekiyor. Hiç kimse nefreti dile getirmesin. Bunları konuşmasın. Eğer bunlar konuşuluyorsa başka Özgecen’ların başka meleklerin kanadı kırılacak demektir.”
Sevgi İle Kalın