Sinop’ta geçtiğimiz Cumartesi günü, Çernobil faciasının 28. Yıldönümünde; ilimizde yapılması planlanan “Nükleer Santral ” e karşı yapılan mitingde 7binin üzerinde katılımcıyla “Sinop inceburun- Mersin Akkuyu” Nükleer santrallerine “Hayır” protestosu yapıldı.
26 Nisan 1986 yılında Dünyanın en büyük nükleer kazalarından biri olan felakette “ Belarus , Ukrayna ve Rusya Federasyonun dan en az 3 milyon çocuğun fiziksel tedaviye ihtiyacı var. “ yine Çernobil Fizikçilerinin tesbiti “Bugün 7 milyondan fazla insan Çernobil felaketinden dolayı zarar görüyor, (…) insanlık tarihinde bunun benzeri görülmedi. “Yine 1 milyon kişi bölgeden tasfiye edildiği bilinmektedir.
Japonya Fukişima felaketinde 16 bine yakın ölü, 3 bine yakın kayıp, 160 bini aşkın evsiz, bin yıllar boyunca radyasyonlu kalacak koskoca bir bölge. Parasal boyutu ise ( Fransa’da Fukuşima boyutundaki bir nükleer felaketinin bedelinin en az 430 milyar euro tahmin ediliyor) Yine herhangi bir nükleer santralde ki patlama en az 1200 kilometre karelik bir alanı radyasyona teslim edecek deniliyor.
Çernobil kötü tasarıma sahipti, benzeri bir kazanın Batı’da tasarlanmış reaktörlere sahip olan Japonya’da yaşaması mümkün değil deniliyordu. Ama yaşandı. 11 Mart 2011 felaketinden bu yana her gün 400 ton pis su pasifik okyanusuna sızdığı yazılmakta… Sızan kirli su, yavaş fakat uzun süreli bir çevre felaketine neden olacağı, Japonya’nın doğal hayatı ve besin zinciri açısından birçok olumsuzluğu doğuracaktır.
Çernobil’in 28. Yılında, Fukuşima’nın 3. Yılında Felaketin etkileri hala devam ederken ve özellikle ülkemiz de Çernobil’in sonucu radyasyon nedeniyle yaşanan hastalık ve ölümler can yakmaya devam ediliyor. Dünya’da iki büyük Nükleer Felaket yaşayan ve yaşatan Rus ve Japon şirketlere bizim santral yaptırmamız da çok manidar olmalı. AKP hükümeti halkın istemediği tehlikeli bir nükleer santral kurma yerine, enerji verimliliğine ve yenilenebilir enerjilere önem vermeli ve yönlenmelidir.
Bu ülke neler gördü yaşadı; Çernobil felaketi dönemin bakanlarından Cahit Aral çay içerken verdiği fotoğrafta “Biraz radyasyon iyidir” “ Radyasyonlu çay daha lezzetli“ olur türü açıklamalar devleti “ kanunun ciddiyetini kavrayamamak “ ve “halkı yanlış bilgilendirmek” suçlamalarıyla karşı karşıya bıraktı. Bir dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’de “Radyasyon kemiklere yararlıdır” demişti. Ardında da gizlice kendi içtiği çayı şoförüyle ODTÜ’de analize göndermiş… Şimdi de başbakan “Mutfak tüpü de nükleer kadar risklidir” demekte… Ne denir pes…
Sinop’ta doğmuş ve Sinop’ta ölmek isteyen biri olarak; çevremize doğamıza sahip çıkalım. Bu ülkede yolsuzluklarla, rüşvetle enerji operasyonları yönetenlere karşı çıkalım. Biliyorum ki bu ülkenin namuslu insanları, bilim insanları, sanatçıları, nükleer santrallerin ihtiyaç olmadığını yönetenlerimizin siyasal bir tercih olarak dayattığını bilmekteler ve yanımızda… Sinop’umuza yazık ettirmeyelim. Biz çocuklarımıza temiz çevre bırakalım AKP iktidarı enerji arıyorsa: 365 rüzgarımız eksik olmuyor, rüzgardan faydalansın.
Sevgi İle Kalın
Nükleere İnat, Yaşasın Hayat…