Reklam
Reklam
Erdoğan ERKAYMAZ

Erdoğan ERKAYMAZ

dogusofsetayancik@hotmail.com

HİLAFET’İN KALDIRILMASI

02 Mart 2020 - 17:36

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyen Cumhuriyet rejimimizin karakteri laikliktir. Cumhuriyet, dinsel, padişah, halife egemenliği yerine “Milli Egemenliği” esas alan bir rejimdir. Kendilerini tanrının yeryüzündeki gölgesi olarak gören padişahların ve halifelerin “Laik” cumhuriyette hiçbir yeri yoktur. Büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizi ilan etmeden önce padişahlığı, Cumhuriyeti ilan ettikten sonra halifeliği kaldırmıştır.

 

Halifelik, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3 Mart 1924 günü çıkardığı kanunla “halifelik” makamını kaldırmıştır. Devletin laikleşmesi yolunda yapılmış siyasi bir devrimdir. Bu karar ile 16.yüzyıldan itibaren Osmanlı Padişahlarının taşıdığı, son Osmanlı padişahı Vahdettin’in ülkeyi terk etmesinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Abdülmecid Efendi’ye verilmiş olan halifelik unvanı ortadan kalkmıştır.

 

Abdülmecid Efendi Türkiye’den ayrıldıktan sonra İsviçre’ye gitmiştir. 11 Mart 1924 günü haber ajansları vasıtasıyla bir bildiri yayınladı ve Türkiye hükümetinin kararını reddettiğini duyurarak Müslümanları bir kongre toplamaya çağırdı. Birkaç gün sonra İsviçre hükümeti tarafından kendisine, siyasal propaganda yapmama şartıyla oturma izni verildiği hatırlatıldı. Ekim 1924 de Fransa’ya geçen Abdülmecid Efendi hilafet konusunda İslam âleminden umduğu ilgiyi bulamadığı için kendisini daha çok ibadete, resim çalışmalarına ve müziğe vermiştir.

 

Halifelik, Hazreti Muhammed’in 632 yılında ölümü üzerine onun siyasal ve dinsel görevlerini yürütmek üzere Arabistan’da başlatılan yönetim türüdür. Zamanla İslam çok ulusluluğunun sembolü haline gelmiş, tarih boyunca İslam dünyasını ve büyük batı devletlerini ilgilendirmiş. Sözlük karşılığı “Birinden sonra gelip onun yerine geçen kimse” olan “halef” sözünden türetilen halife, İslam ansiklopedisinde “Peygamberin halefi ve kendisinden sonra yerine kaim olmak itibariyle İslam camiasının en yüksel reisinin yani imamının unvanı” olarak tanımlanıyor.

 

Bugün ABD “İslam toplumlarının kontrol edilebilmesinde Halifeliğe ihtiyaç duyuyor…” Bu konuda kafa yoruyor. Toplumları bireyselleşmeden uzaklaştırmada, emre amade kullar haline döndürmede dinin ve dini kurumların ne kadar etkili olduğu görülmekte. Her ne kadar İslam’ın ana kaynaklarında, bu şekilde bir insan tipinin onaylanmadığı bildirmiş olsa bile, tarihsel tecrübe insanların düşünceden uzak tutulmasının siyasal iktidarların işine geldiği doğrulamaktadır. Bugün görülüyor ki; küçük halifelikler (şeyhler, dedeler), İran rejiminin gölge halifeleri (mollalar), Afganistan’ın Taliban ve useme’si bize, insanların düşünmelerine fırsat verilmediği zaman, nasıl din adına siyasete alet edilebileceklerini, Allah rızası için adam öldürebileceklerini açık olarak göstermektedir.

 

Atatürk, halifeliği kaldırırken her fırsatta halifeliğin “dinsel” değil “siyasal” bir kurum olduğunu vurgulamıştır. Türkiye’de yeni bir hükümet ve cumhuriyet vardır. Kanunda ki ifadesiyle “Halifeliğin içinde var olduğundan” ayrıca bir halifeye ihtiyaç yoktur mantığıyla halifelik kaldırılmıştır.

 

Ülkemizde halifeliğin kaldırılmasından sonra çok yaygın olmayan bazı huzursuzluklar yaşandıysa; Türk Devriminin sistemi, en çok da laiklik kavramının yanlış anlaşılmasından kaynaklanan bu sıkıntıların giderilmesi için ulusu aydınlatan en önemli araç oldu. Aklın yok göstericiliğinde bilime sarılan kuşakları yetiştikçe, düşünen Türk halkı çok değer verdiği özgürlüğünü ve bağımsızlığını ancak ülke yönetimi, eğitimi ve hukuku laiklik temellere dayandıkça Güçlü, onurlu, bağımsız Türkiye olmuştur.

 

Cumhuriyet ve Eşit hak savunucuları olarak Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından bozgunu hala sindiremeyen kökten dinci düşüncenin bugün ki uzantılarına bir kez daha “Buradayız, karşınızdayız, bin bir güçlükle elde edilen özgürlüğü elimizden almanıza, demokrasiyi ve laik düşünce sistemini yıkmanıza izin vermeyeceğiz! Demeye devam edeceğiz.

                                                                                                                            



Sevgi ile kalın

Erdoğan ERKAYMAZ

Bu yazı 18618 defa okunmuştur.