Reklam
Reklam
Yılmaz YAVUZ

Yılmaz YAVUZ

dogusofsetayancik@hotmail.com

SEÇİM: ALMANYA’DA SEÇİM, TÜRKİYE'DE GEÇİM...

14 Aralık 2013 - 22:54

Çıkan hafta Almanya’da genel seçimler yapıldı. Türkiye’den Berlin’e varışımın 3. günü kendimi birdenbire seçimlerin ortasında buldum.  Sessiz sedasız hemencik seçimler oldu, bitti...

Hiçbir TIK Yok!!!Evet sessiz -sedasız diyorum çünkü, kimse rahatsız edilmeden, sokakları Vuvuzelayabenzeyen korna seslerine boğmadan, kirletmeden...

82 Milyonluk Almanya’da sanki sokağa çıkma yasağı varmış dasadece oy kullanacaklara izin veriliyormuşogün dışarıya çıkmak için...

Hiçbir seçim havası, ortamı yok!..Sadece sokak ve caddelerdeki aydınlatma ve trafik lambası direklerinde;çerçevesiz karton üzerine  yapıştırılmış resimleri var MV adaylarının...

Bu genel seçimlerde nüfusun yarıdan fazlası oy kullanmış. Beklendiği gibi yine CDU& CSU bu kez daha da büyük bir farkla seçimi kazandılar!

Bayan Merkel’i yeniden seçtiler... Almanya’nın başbakanı yine Bayan Angela Merkel oldu... Alman Medyası’nın verdiği haberlere bakılırsa Bayan Merkel SPD ile büyük  koalisyon hükümeti kurmak istiyor... Merkel’le daha güçlü, daha çoğulcu bir hükümet...

Diğer partilerin tamamı büyük bir oy kaybına ve hayal kırıklığınauğradı!

FDP ise eridi, kayboldu! SPD aradığını bulamadı. Sadece oy oranı yükseldiazcık, fakat beklenen başarıyı gösteremedi.  Ancak meclisteki sandalye sayısını artırdı.

Bayan Angela Merkel ise aldı götürdüseçimi. Gerçekten Merkel’in başarısı tartışılmaz.

Ancakbu sessizlik de ne?

Hadi seçim günü her türden propaganda yasaktı. Ancak seçimler bittikten sonra da TIK! Yok... Normal hayat devam ediyor. Herkes işinde gücünde. Her zaman olduğu gibi hemen seçimin ertesi günü, Pazartesi sabahın erken saatlerinde herkes işine... Seçimlerde başarı gösterenler de, kaybedenler de aynı...

Tezahürat, bayrak açarak arabalarla hava atmak, ortalığı dağıtmak, vurmak-kırmak, ona -buna sataşmak yok!!! Kazanan da kaybeden de birbirlerine saygılı, hoş görülü ve seçimlerde başarılı olanları tebrik etmeyi biliyorlar.

Bu bir kültür meselesi...

Bu bir bilinç meselesi...

Daha da önemlisi:

     Modern demokrasiyi kavrayarak içine sindirme meselesi...

 

Şimdi gelelim bize! 

Bütün bunlar bizde var mı? Bence yok! Kimbilir yakın bir gelecekte olabilir belki(!)Bana sorarsanız uzun vadede bile olacağa benzemiyor.

Çünkü:

Beklentilerin çıtası çok yüksek!..

Yüzsüz, sınırsız, haksız, olanaksız beklentiler var; partillerden ve seçilenlerden...

Öylesi beklentilerki; ancak üçüncü dünya ülkelerinde, “muz devleti”nde belki mevcut böylesi beklentiler...

Adam kafasına koymuş:

“Ben bu partiye emek verdim! Eğer ben seçilemezsem bile -parti de inşallah seçimi kazanırsa- falanca kuruma genel müdür olacam!!!” diyor...

“Ben bu parti için gecemi gündüzüme kattım,şu kadar oy topladım(!)... Falanca ihaleyi ben alıcam, almam için ne gerekiyorsa yapılsın!!!”  diyor ve diretiyor; illede devletin ihale pastasından bi pay da ben alıcam diye...

“Ben bu partiden MVseçildim. Veya falanca yere başkan seçildim! Bu adamı, şu valiyi, o kaymakamı, savcıyı, hakimi, doktoru, mühendisi, müdürü, genel müdürü, öğretmeni, memuru, işçiyi, ustayı, kalfayıbeğenmiyorum!” diyerek, sırf ona gıcık olduğu için: “Görevden alın bu herifi, veya sürün Türkiye’nin ücra bir köşesine... Allah’ın selameti başına...Yallahhh!!!  Tabi ya, heryer Vatan toprağı(!) değil mi yani? Defolsun, gitsin pzvnk!!!” diyor...

 

     Demokrasi anlayışını ezberlemiş, içine sindirmiş Avrupa Ülkeleri’nde böylesiintikam, kin ve nefret duygularyla beslenerek insanları ötekileştirmek yok! Bu anlamda saçma -sapan, lambur -lumbur beklentiler de yok!

Daha net ve açık bir dille: Hak etmeden sahip olmak yok!!! Namusuyla dürüst ve disiplinle çalışanın işine son vermek, sürmek yok!

İşte farkımız burda!..

Almanya’da herkes, her çalışan işçisinden bürokratına, memurundan genel müdürüne kadar herkes görevinin başında! Hillesiz, tarafsız, korkusuz ve de büyük bir sorumluluk bilinciyle işinin başında... Umrunda bile değil: (X) partisi seçimi kazanmış, (Y) partisi seçimi kaybetmiş... O, disiplin içinde işine devam ediyor.

Ya Türkiyemizde... AB’ye aday -kimilerine göre de AB’nin kapısına dayanmış(!)- Ülkemizde nasıl oluyor bu işler?

Hepimiz biliyoruz devletimizin çarkının nasıl döndüğünü!..

”Bu bürokrat benden yana, ona dokunma! Şu memur ondan yana, sürün onu gitsin!.. Şu doktoru beğenmedim, gıcık!!! Benim hastamı –sıra numarasıalmadan- önce muayeneye almadı! Kovun gitsin oraya buraya...”

Yahu be muhterem, bu memlekette kanun, yasa, yönetmelik yokmu? Eğer o bürokrat, o doktor, o öğretmen, o memur işini yapmıyorsa, yönetmeliklere uymuyorsa, görevini kötüye kullanıyorsa kesersin cezasını, verirsin mahkemeye, yargılatırsın...

Avrupa’da bu böyle! İşini bilen ve kaliteli hizmet veren memurunu, bürokratını ödüllendiriyor; yapmayanı, çalışmayanı, görevini kötüye kullananıaf etmiyor, cezalandırıyor.

Serçenin o daldan bu dala sıçraması gibi, hizmet veren memurunu, doktorunu, öğretmenini, bürokratını ordan oraya sürmüyor.

Seçim öncesi sokak ve caddelerin büyük bir bölümü delik deşikti. Yaz aylarında başlamış, bakım ve onarım inşaatları... Bitenler bitmiş, bitmemiş olanların inşaatı seçimden önce nasıl bir titizlikle gece gündüz devam etmişse; seçim sonrası da aynı hız ve kalitede devam ediyor... İşte buna derim ben: “Durmak yok, kaliteli hizmete devam!” diye...

Bizdeki gibi seçim öncesi yatırımı, oy avcılığı için göz boyama, makyaj süslemesi yapmıyor adamlar...

Bu anlamda: Türkiye’de geçinmek adına bir seçim, Almanya’da ise demokratik bir seçim...

Bilmiyorum,acaba sizler nasıl analiz edeceksiniz bu seçim-geçim ikilemini?!

     Allah yardımcımız olsun!

Bu yazı 10122 defa okunmuştur.