Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en mutlu şehri Sinop ilan edildi, yapılan anketlerde...
Tüm Sinoplular için olduğu kadar şahsım için de onur verici bir sonuçtu bu.
Türkiye’nin 81 ili içinden “en mutlu şehir” olarak 1. olabilmek; bir Sinop Sevdalısı olarak bana ayrıdan mutluluk verdi.
Ancak: Bu “mutluluk” sonucunu henüz içime sindirebilmiş değilim doğrusu...
Şöyle ki; insanların yuvasında ailecek mutlu olabilmeleri, yaşam ve iş olanaklarının elverişli olmasıyla doğru orantılıdır.
Bu mutluluğun çemberini, sınırlarını biraz daha geniş tutacak olursak; insanlar çevresiyle, içinde yaşamını sürdürdüğü sosyal toplumla iletişimini sürdürerek mutlu olurlar.
Yine içinde yaşadığı coğrafyanın doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle mutlu olurlar insanlar.
Hal böyleyken; gerçekte bir Sinop Sevdalısı olarak, ‘benim de Sinop’la mutlu olmak hakkım’ diye düşünüyorum ve ikna olmak istiyorum.
“Mutlu Sinop” ilanından bu güne dek düşünüyorum: Neden? Bu nasıl mutluluk? diye...
Hepimiz az veya çok biliyoruz Sinop’un tarihini, coğrafyasını, ekonomik gücünü, kültürünü ve ulaşım yollarını...
İkna olabilmek ve ben de bu mutluluktan payıma düşeni alabilmek amacıyla Sinoplu hemşehrilerimle zihnimde yanıtsız kalan şu soruları paylaşmak istiyorum:
-Tepemizde Demokles’in kılıcı gibi, hatta cani IŞİD’in katliam kılıcı gibi “Nükleer Zehir Santralı” projesi korku ve endişe saçarken, geleceğimizi tehdit ederken,
-Her yıl binlerce Sinoplu memleketini terk ederek büyük şehirlere, yurt içine ve yurt dışına göçerken, Sinopumuz gün be gün kan kaybederek ufalırken, ufalanırken,
- Tüm tarihi değerleri sahipsiz ve korumasız: Özellikle “Asri Sinop Mapushanemiz” kendi kaderine terk edilmişken,
-Binbir zorluklarla “güç-behal” Sinop Üniversitemiz kurulmuşken, ancak sahipsizlikten öğrenci sayımız 2013/14 öğretim yılı itibarıylasadece 5261 civarında kalmışken,
- 25 yıl öncesindenbu yana verilmiş olan siyasi sözlere karşın; Sinop’tan sahil boyu Türkeli-Çatalzeytin’e kadar aracınızla yol aldığınızda; 1960’lı yıllardan bu yana, yama üzerine yama yapılan, kimi yerde tek kimi yerde -bir TIR’ın bile zar zor geçtiği- dar şeritle kıvrıla kıvrıla devam eden “Ayancık Eymeleri”dehşet yolu, ilgisizlikten terk edilmiş gibi dururken, (Bir MV adayımız “Türkeli-Çatalzeytin yolu benim, benim partimin sorunu, sözüm söz seçimlerden sonra bitireceğim(!) “ Sanki bugüne dek mezardaki babamın sorunuydu!?..)
Bu can alıcı sorunlarımızla, eksiklerimizle, ilgisizliklerimizle, sorumsuzluklarımızla, sahipsizliklerimizle; nasıl huzur bulunur, nasıl mutlu olunur anlayabilmiş değilim!
Aslında bu sorunlarımızı, soru olarak MV adaylarımıza da yöneltmek istemiştim: Neden MV olmak istiyorsunuz? Sinop’un sorunlarını analiz ettiniz mi? Yukarıda sıraladığım önümüzde üst üste yığılmış bu problemlerimizle nasıl mücadele edeceğiz? diye...
Ancak hayatından, yaşamından memnun “Mutlu Bir Şehir”in insanları olarak MV adaylarımızdan bişey talep etmenin de manasıyok!.. Onlara sadece: “Kolay gelsin, Allah yolunuzu açık etsin!” demekten ötesi anlam taşımaz!
Bütün bu sorunlarla iç içe mutlu olabilen Sinoplu hemşerilerimden birileri bana bu mutluluğun sırrını bi açıklasın lütfen!
Yine de; bütün bu olumsuzluklara karşın‘ben mutluyum hemşerim’ diyebilenler için yapılabilecek bi şey yok elbette! Bu durumda bana da; “Tarihin derinliklerindeki Megas’ın (Mithridates) başşehri Sinop!” ‘Allah mutluluğunu daim etsin!..’demek düşer.
Saygılarımla!
Yılmaz Yavuz
yilmazyavuz57@hotmail.com